27 Mayıs 2008 Salı

Ahmet Cevdet Paşa'nın Belâgat-ı Osmaniye'sinde "Tarih Düşürme"

Ahmed Cevdet Paşa’nın Belâğat-ı Osmâniye’sinde “Târih Sanatı"


Fasl-ı Râbi‘: San‘at-ı Tarihe Dairdir


Müteahhirîn-i üdebânın ihtırâ ettikleri bir de san‘at-ı tarih vardır ki bir vak‘ayı müş‘ir olan mısraın yahut beytin bi-hesâbi’l-cümel aded-i hurûfu, ol vak‘anın tarih-i vukûuna müsâdif olmasıdır. Bu dahi sanâyi-i bedîiyyeden ma‘dûddur.
Evâilde bu san‘at yok idi. Sonraları bir vak‘aya tarih olmak üzre bir kelime yahut bir ibare bulunmak, beyne’l-üdebâ de’b ü âdet olmuştur. Şöyle ki 791 sene-i hicriyyesinde fevt olan Hâfız-ı Şîrâzî’nin vefâtına tarih olmak üzre, “hâk-i musallâ: خاکِ مصلّی))1 terkîbi bulunmuştur ki ebced hesâbıyla aded-i hurûfu, sene-i mezbûreye muvâfıktır. Ve 803 senesinde Timur’un Sivas’ı tahrîb ettiğine “harâb: خراب” kelimesi tarih düşmüştür.
Ve Fâtih Sultân Muhammed Hân-ı Sânî hazretlerinin 856 senesinde Rumelihisarı’nı binâ ettiğine, “bünyân-ı Muhammed Hân: بنيان محمد خان “ terkîbi ve 857 senesinde İstanbul’u feth ettiğine, “beldetün tayyibetün: بلدة طيبة “[2] ibâre-i şerîfesi ve 878 senesinde Uzun Hasan’a galebesine و ينصرك الله نصرا عزيزا [3] âyet-i kerîmesi tarih vâki olmuştur.
Ve 898 senesinde Mollâ Câmî vefât ettikte من دخله كان آمنا و [4] ana tarih düşmüştür.
Ve Yavuz Sultân Selîm Hân hazretlerinin 922 senesinde Sultân Gavrî’ye galebesine tarih olmak üzre Kemâl Paşazâde “Feth-i memâ-likü’l-Arab: فتح ممالك الـعرب ” ibâresini bulup, ba‘dehu 923 senesinde diyâr-ı Mısr’ı feth ettiğinde dahi “Fâtih-i memâlikü’l-Arab: فاتح ممالك الـعرب ” demiştir.
İşte ibtidâları böyle mensûr olarak tarih aranıp bulunur iken 850 senesinde Sultân Muhammed Hân-ı Sânî hazretleri, bir câmi-i şerîf bina ettikte ol asrın ulemâ-yı üdebâsından, Kasîde-i Nûniyye sâhibi meşhûr Hızır Bey
جامع زِيد عمر من عمره[5]
mısraını söylemiş ve andan sonra şuarâ, manzum tarih bulmağa dahi heves eylemiş idi.
Ve İstanbul’un tarih-i fethi olmak üzre
Ehl-i dîn İstanbul’u aldı cidâl ü ceng ile
اهل دين استانبولی آلدی جدال و جنكلـه
mısraı söylenmiş idi. Dokuz yüz sene-i hicriyesinden sonra güzîde tarihler söylenmeye başladı. Misal olarak bazıları ber-vech-i zîr tahrîr olunur:
Esâmî
Tarihler
Sene
Nazmî
Engerûs’ı münhezim kıldı Süleymân-ı zamân
انكروسی منهزم قيلدی سليمان زمان
932
Lâ-edrî
Âsâf eline girdi Süleymân mührü
آصف النه كيردی سليمان مهری
947
Lâ-edrî
Süleymân verdi mührin, Âsaf’ına
سليمان ويردی مهرين آصفينه
962
Şa’bî
Şâm’ı ihyâ eyledi Sultân-ı Rûm’un câmi’i
شامی احيا ايلدی سلطان رومک جامعی
966
Emîrî
شاه شد سلطان سليم كامياب [6]
974
Niyâzî
Aldı Kıbrıs adasın Şâh Selîm
آلدی قبرس آطه سن شاه سليم
978
Hâşimî
Saâdetle safâ geldin efendim
سعادتله صفا كلدک افندم
990
Lâ-edrî
Ehl-i sünnet menzili oldı Revân
اهل سنت منزلی اولدی روان
991

Lâ-edrî
قلعه زاد عمر بانيها[7]
991
Rûhi-i Bağdâdî
Safâlar eyledi Sâfî, cinâna basdı kadem
صفالر ايلدی صافی جنانه باصدی قدم
997
Elhâsıl Hızır Bey’in açtığı çığır, giderek şuarâ için bir şâhrâh olup vukûât-ı mühimme için bir mısra ve bazen bir beyit olmak üzre tarihler nazm eylemeğe başlamışlar idi.
1000 tarihinden sonra buna daha ziyâde itinâ edildi. Ve Bursa ulemâsından sâlifü’z-zikr Hâşimî Efendi, pek güzel ve gâyet musanna‘ tarihler söyleyerek ve bu yolda sâirîne takaddüm eyleyerek sınâât-ı tarihte imâm olmuştur.
Binâen alâ-zâlik bin tarihinden sonra söylenmiş olan tevârîh-i müntehabeden biraz misaller getirelim:

Esâmî
Tarihler
Sene


Lâ-edrî
مسجد مستحسن اركانه[8]
1002


Tâlibî
Hân Muhammed oldu sultân-ı cihân
خان محمد اولدی سلطان جهان
1003


Tîbî
Etdi Kadrî Çelebi ‘azm-i bekâ
ايتدی قدری چلبی عزم بقا
1004


Lâ-edrî
Gitdi Şem’î Çelebi dünyâdan
كتدی شمعی چلبی دنيادن
1018


Hâşimî
Oku rûh-ı Es’ad için fâtiha
اوقی روح اسعد ايچون فاتحه
1030


Hâletî
Girdi Âsaf eline, mühr-i Süleymân-ı zamân
كيردی آصف النه مهر سليمان زمان[9]
1035


Lâ-edrî
Çeşmine kuhl-i ‘adem çekdi ecel, Şehlâ’nın
چشمنه كحل عدم چكدی اجل شهلانک
1047


Cevrî
Cülûs-ı Hân Muhammed eyledi âsûde, dünyâyı
جلوس خان محمد ايلدی آسوده دنيايی
1058


Cezmî
Ola ukbâda makâm-ı Hanefî, beyt-i cinân
اوله عقباده مقام حنفی بيت جنان
1069


Nâbî
Düşdü Kamençe hısnına nûr-ı Muhammedî[10]
دوشدی قمنچه حصننه نور محمدی
1083


Sıddîk
Pâdişâh-ı cihân Ahmed Hân
پادشاه جهان احمد خان
1115


Seyyid Vehbî
Geldi miftâh-ı Revân, açdı der-i ümmîdi
كلدی مفتاح روان آچدی در اميدی
1137


Ve-lehu
Hemedân, Gence, Revân fâtihi, Sultân Ahmed
همدان كنجه روان فاتحی سلطان احمد
1137


Reşîd
Oldu Hân Mahmûd, imâmü’l-müslimîn
اولدی خان محمود امام الـمسلمين
1143


Râgıb Paşa
Yapıldı mevkıinde Câmiü’n-Nûr, Alî Paşa
ياپلدی موقعنده جامع النور علی پاشا
1147


Rûhi-i Kilîsî
Gece sâat ikide zelzele yıkdı Şâm’ı
كيجه ساعت ايكيده زلزله يقدی شامی
1173

Sünbül-zâde
Vehbî
Zülâlî, Mâverâü’n-nehr’e deryâdan revân oldu[11]
زلالی ماوراء النهره دريادن روان اولدی
1195
Minvâl-i meşrûh üzre bin tarihinden sonra manzûm tarih söylemek sınâatı, haylice terakkî buldu ve 1193 senesinde Dersaadet’e gelen Adanalı Sürûrî Efendi, bu sınâatın hurdelerini bulup doğrusu bu fende üstâd-ı kül oldu. Asrında Sünbülzâde Vehbî gibi, fenn-i şiirde ondan daha mâhir ve Hvâce Münîb Efendi gibi edîb ve mütebahhir nice zevât var iken fenn-i tarihde bir kimse ana akrân olamamıştır.
Elhasıl Sürûrî, bu sınâatta eslâf ü ahlâfına fâik olup yalnız kendi zamânının vakâyiine kanâaat etmeyerek ezmine-i sâlifenin vakâyi-i mühimmesine dahi güzel güzel tarihler söylemiştir. Dîvân’ını mütâlaa edenlerin ma‘lûmudur.
Sürûrî Efendî, gerek kendisinin ve gerek eslâf ü muâsırı olan şuarânın tarihlerinden makbûl ü müstahsen olanlarını cem‘ ile bir mecmuaya kayd edip vefâtında İzzet Mollâ dahi asrında söylenen tarihlerin müntahablarını buna ilâve etmiştir. Ba‘dehu Vak‘anüvîs Es‘ad Efendî dahi intihâb eylediği tarihleri ona katmıştır. Hakkâ ki eslâf-ı şuarânın en güzîde tarihlerini câmi‘ bir eser-i bî-nazîrdir.
Sürûrî ol mecmûayı asl-ı tevârîh-i müntahabe-i Türkiyye için tertib eylemiş ise de bazı tevârîh-i Fârisiyye ve Arabiyyeyi dahi kayd eylemiştir. Hattâ 1194 senesinde inşâ olunan Hamîdiyye Kitâbhânesi için söylemiş olduğu
قد بنی دار الكتب سلطاننا عبد الحميد[12]
tarihini dahi ol mecmuaya kayd etmiştir. Bu tarihin bâlâsındaki kasidesi dahi hep Arabîdir. Hâlbuki bâlâda beyân olunduğu üzre, bahr-i remelin sekiz cüzden terkîbi, usûl-i arûz-ı Arabîye muhâliftir. Mülemma‘ şiirlerde buna bir dereceye kadar mesâg olsa bile evzân-ı Fârisiyye üzre hep Arabî olarak nazm olunan şiirler makbûl olmaz. Ve bir de “el-kütüb الكتب” lafzı üzre vakf ettiğine mebnî asrı üdebâsından bazıları ana itirâz etmişler idi. Bu itiraz dahi be-câ ve akvâdır. Çünki eş‘âr-ı Arabiyyede gerek vakf ve gerek işbâ‘, ancak beytin âhirinde ve bir de musarra‘yani mesnevî ya matla ise mısra-ı evvelin dahi âhirinde olur. Sâir mahallerinde caiz değildir. Fârisî ve Türkî şîvesi üzre Arabî şiir söylemek ise müstahsen olmaz.
Tarihin en a‘lâsı, haşvden ârî ve murâd olan ma‘nâyı, kemâl-i vuzûh ile müfîd olan mısra-ı âzâde yani dîger mısraa merbût olmayan bir mısra-ı bercestedir.
Sürûrî’nin
Oldu Sâlih Efendî defter-dâr[13]
اولدی صالح افندی دفتردار
mısraı gibi ki bunu istimâ‘ eden kimse, Salih Efendî namında bir zatın “defterdar olduğunu fehm eder. Ve cemî-i hurûfu hesab olundukta, 1214 senesinde vukuu malûm olur. Fakat böyle tarihler pek nadir tesadüf eder. Sürûrî, binlerce nazm eylediği tarihlerinin içinde en ziyade bunu beğenirmiş:
Senin sinnin Sürûrî geldi kırka[14]
سنك سنک سروری كلدی قرقه
mısraı dahi bu kabîldendir ki bunu mütâlaa edenler 1205 senesinde Sürûrî’nin kırk yaşına vâsıl olduğunu derhal fehm ederler.
1213 senesinde kahveden tevbe ettiğine dair söylemiş olduğu
Kahveden kıldı Sürûrî tevbe[15]
قهوه دن قيلدی سروری توبه
mısraı dahi bu kabildendir.
Bu yolda söylenmiş olan tarihlerin güzîdelerinden ber-vech-i âtî biraz misaller daha getirelim:
Esâmî
Tarihler
Sene
Sürûrî
Kıldı İbrâhîm Efendî irtihâl
قيلدی ابراهيم افندی ارتحال
1198
Ve-lehu
[16] İrtihâl etdi Muhammed Çelebi
ارتحال ايتدی محمد چلبی
1202
Ve-lehu
Tezevvüc etdi Âsım Beg Efendî
تزوج ايتدی عاصم بک افندی
1209
Ve-lehu
[17] Hân Selîm üç gemi indirdi yeme
خان سليم اوچ كمی اينديردی يمه
1215
Ve-lehu
Eyledi rihlet gelip Kudsî Efendî, Ka‘be’den
ايلدی رحلت كلوب قدسی افندی كعبه دن
1221
Ve-lehu
[18] MîrÂrif etdi akd-ı izdivâc
مير عارف ايتدی عقد ازدواج
1222
Ve-lehu
Yesrib’i aldı, cünd-i Hân Mahmûd
يثربی آلدی جند خان محمود
1227
Hikmet
[19] Vefât etti Cemâleddîn Efendî
وفات ايتدی جمال الـدين افندی
1227
Ve-lehu
[20] رفت رحمتی ز عالم فانی
1227
Zâık
[21] Rûmeli’ne azm ü avdet kıldı Hân Abdülmecîd
روم ايلينه عزم و عودت قيلدی خان عبد الـمجيد
1265
Her vakit böyle berceste mısra‘lar bulunamaz. Çünki ekseriyyâ ma‘nâ-yı murâda delâlet eden lafızların aded-i hurûfu, tarihe muvâfık düşmez. Binaenaleyh hesâbı doldurmak için haşv ü zâid lafızlar ilâve olunur. İşte bu ilâveler ne kadar makâma münâsib ve letâif-i beyâniyye vü bedîiyyeyi müştemil olur ise tarih de o kadar makbûl olur. Bu yolda söylenmiş olan tevârîh-i makbûleden dahi ber-vech-i âtî biraz misaller getirelim:

Esâmî
Tarihler
Sene


Sürûrî
Bârek-Allâh pâdişâh-ı âdil oldı Şeh Selîm
بارک الـله ثادشاه عادل اولدی شه سليم
1203


Ve-lehu
Cân-ı Şîrîn’ini verdi Ferhâd[22]
جان شيرينينی ويردی فرهاد
1204

Ve-lehu
Bahre, eyyâm-ı şitâda indi üç fülk-i cedîd[23]
بحره ايام شتاده ايندی اوچ فلک جديد
1213


Ve-lehu
Geçdi Gâlib Dede cândan yâhû
كچدی غالب ده ده جاندن ياهو
1214


Ve-lehu
Hayf kim kıldı Muhammed Beg Efendî rihlet
حيف كيم قيلدی محمد بک افندی رحلت
1219


Ve-lehu
Göçdü Müberred nısf-ı şitâda
كوچدی مبرد نصف شتاده
1219


Ve-lehu
Deyip el-hükmü li’llâh göçdü Kâdî-zâde me’vâya
ديوب الحكم لـله كوچدی قاضی زاده مأوايه
1219



Tâlib
Velâdet-i Hümâyûn
Kıldı tevellüd müjde kim Şeh-zâdemiz Abdülhamîd
قيلدی تولد مژده كيم شهزاده مز عبد الـحميد

1258
Tarih, ibtidâ, ber-vech-i meşrûh, hakîkat dâiresinde aranır ve bulunamaz ise mecâz, kinâye, telmîh ve tevriye yolu ihtiyâr olunur. Ve bu yolda bulunan tarih, ne kadar rengîn ve ma‘nâ-yı murâda delâleti ne kadar vâzıh olur ise o mertebe makbûl ü müstahsen olur. Nitekim zîrde tahrîr olunacak misallerden anlaşılır:
Esâmî
Tarihler
Sene

Sünbül
-zâde Vehbî
Tarih-i vefât-ı Kânî
Gitdi, gevher idi gûyâ o ma’ârif kânı
كتدی گوهر ايدی گويا او معارف كانی

1206

Sürûrî
Hak bu anbâr-ı cismi ede genc-i bereket
حق بو انبار جسمی ايده گنج بركت
1208

Gâlib
Döküldü kâlıb-ı makbûl-ı matbûa, dökümhâne
دوكلدی قالب مقبول و مطبوعه دوكمخانه
1209

Sürûrî
Mukayyedzâde, kayd-ı tenden ıtlâk eyledi rûhu[24]
مقيد زاده قيد تندن اطلاق ايلدی روحی
1209

Ve-lehu
Ser-pâ aşk ile sûzân iken mahv oldu Yan Mollâ
سراپا عشقله سوزان ايكن محو اولدی يان ملا
1211

Ve-lehu
Mâ-i hayvân semtine akdı Balıkpazarı’nın
ماء حيوان سمتنه آقدی بالق پازارينک
1211

Ve-lehu
Eyledi ikbâl Üçanbarlı, yeme, atlar gibi
ايلدی اقبال اوچ انبارلی يمه آتلر كبی
1211

Ve-lehu
[25] Üç gemi yol buldu, gemsiz at gibi koşdu yeme
اوچ كمی يول بولدی كمسز آت كبی قوشدی يمه
1213

Ve-lehu
At gibi birden segirdip üç gemi buldu yemin[26]
آت كبی بردن سگردوب اوچ كمی بولدی يمن
1213

Ve-lehu
Kuş gibi üç kıt’a kalyon uçdular sû-yı yeme[27]
قوش كبی اوچ قطعه قاليون اوچديلر سوی يمه
1213


Ve-lehu
Ma’den-emîni Ziyâ Paşa’nın sadâreti
Pâdişeh ma’dende buldu mührüne lâyık güher
پادشه معدنده بولدی مهرينه لايق گهر

1213


Ve-lehu

Vezâret-i Tayyâr Paşa
Evc-i a‘lâ-yı vezâretde hümâdır Tayyâr
اوج اعلای وزارتده همادر طيار

1215


Ve-lehu
Hak bu anbâr-ı bülendi ede kenzü’l-berekât
حق بو انبار بلندی ايده كنز البركات
1217

Ve-lehu
Gel oku Seyyid Süleymân rûhu için fâtiha
كّل اوقی سيد سليمان روحی ايچون فاتحه
1220

Ve-lehu
Fâtiha Osmân Efendî rûhuna
فاتحه عثمان افندی روحنه
1220

Ve-lehu
Mahfil-i adni makarr etsin Bilâl
محفل عدنی مقر ايتسون بلال
1222

Ve-lehu
Şerbeti sundı Şeker-zâde’ye, sâki-i ecel
شربتی صوندی شكر زاده يه ساقی اجل
1222

‘Ârif
Oldu ‘Adlî, Hân Mahmûd’un cülûsunda, ayân
اولددی عدلی خان محمودک جلوسنده عيان
(Mahlası, Adlî olduğu, cülûsunda meydâna çıkmıştır.)
1223

‘İzzet
Mahmûd Hân’a, Mevlâ, mülkü ede mübârek
محمود خانه مولی ملكی ايده مبارک
1223

Sürûrî
Cihândan göçdü Bülbül Hvâce, kondu adn-i a’lâya[28]
جهاندن كوچدی بلبل خواجه قوندی عدن اعلايه
1227
Hikmet
Ka’be-i huldu mekân eyleye, rûh-ı Medenî
كعبهء خلدی مكان ايليه روح مدنی
1227


‘İzzet
Sadâret-i Dervîş Paşa
Kutb-ı âlem, sâhib-i mühr eyledi, Dervîş’ini
قطب عالم صاحب مهر ايلدي درويشنی

1233


Ve-lehu
Riyâset-i Pertev Paşa
Sâye-i şâhânede aldı riyâset, Pertev’in
سايهء شاهانه ده آلدی رياست پرتوين

1242


Hakkî
Velâdet-i Hümâyûn
Fer verdi geldi âleme Şeh-zâdemiz Abdülhamîd
فر ويردی كلدی عالمه شهزاده مز عبد الـحميد

1258

Safvet
Koşdu, Gâvî-zâde’yi, gerdûne-i mevte, ecel
قوشدی كاوی زاده يی گردونى موته اجل
1265


Ve-lehu
Vefât-ı Vâli-i Mısır
Ümm-i dünyâ kocasın etdi telef
ام دنيا قوجه سن ايتدی تلف

1265


Cevdet
Cülûs-ı Sultân Abdül‘azîz
Verdi evreng-i cihân-dârîye fer, Abdül‘azîz
ويردی اورنگ جهانداری يه فر، عبد الـعزيز

1277

Bazen iki üç şâirin bir tarihde tevârüd ettikleri vardır. Zîrde muhar-rer tarihlerde olduğu gibi:
Esâmî
Tarihler
Sene
Sürûrî,
‘İzzet
Mustafa Hân’a bîat eyledi, nâs
مصطفی خانه بيعت ايلدی ناس
1222
Sürûrî,
Hikmet
Uçdu sahn-ı cinâna, Tûtî Şeyh
اوچدی صحن جنانه طوطی شيخ
1225
Sürûrî,
Hikmet,
Re’fet
Câyını adn eylesin Kadrî Beg’in, Rabb-i Kadîr
جايينی عدن ايلسون قدری بكک رب قدير
1227
Hakkî, Şinâsî
Yapdı Hân Abdülmecîd-i yem-himem, cisr-i cedîd
ياپدی خان عبد المجيد يم همم جسر جديد
1261
Bazen bir beytin mecmûu, bir tarih olur. Nitekim Sürûrî’nin 1206 senesinde söylediği
Sehm ile meydânda aldı menzili
Dikdi taş Sultân Selîm-i kâm-bîn
سهمله ميدانده آلدی منزلیديكدی طاش سلطان سليم كامبين
beyti gibi.
Ve bazen bir beytin her mısraı, birer tarih olur. Nitekim Sürûrî’nin
Kırkları, her hâlde Mevlâ muîni eyleye
Sinni kırk oldu cenâb-ı Şeh Selîm’in, bu sene[29]
قرقلری هر حالده مولی معينی ايليهسنی قرق اولدی جناب شه سليمک بو سنه
beytinin her mısraı 1215 adedine müsâvî olarak başka başka birer tarihtir.
Tarih ya tam olur ki cemî-i hurûfu, dâhil-i hesab olur. Bâlâda mezkûr tarihler gibi.
Yahut yalnız noktalı harfleri hesâb olunup tarih-i mu‘cem ve tarih-i mücevher denilir.
Ve yahut yalnız noktasız harfleri hesâb olunup tarih-i mühmel ü sâde denilir.
Tarih-i mu‘ceme misal:
Sürûrî
Bir sabi-yi Reşîd, mektebde
Etdi hatm-i tilâvet-i Furkân
Şu hadîs oldu cevherîn tarih
[30]خيركم من تعلم القرآن
1210
Sürûrî
Kerûbiyyü’ş-şşiyem Âşır Efendî, Müfti-i âlem
Ki vaktin kutbudur zât-ı şerîfi, fazl u takvâda
Sürûrî, cevher-i küllden eder tarihin istinbât
Muvaffakdır mücerred akl-ı Âşır, nakl-i fetvâda
موفقدر مجرد عقل عاشر نقل فتواده
1212
Sürûrî
Günâhı var ise afv ola, mu‘cemle dedim tarih
Nasûhî-zâde kıldı tevbe, kurb-ı Hakk’a azm etdi
نصوحی زاده قيلدی توبه قرب حقه عزم ايتدی
1218
Tarih-i mühmele misal:
Sürûrî
Hurûf-ı sâdelerle eyledim tahrîr, tarihin
Bekir Ağa, kurup sûr-ı tezevvüc, ber-murâd oldu[31]
بكر اغا قوروب سور تزوج بر مراد اولدی
1192
Tâlib
Fer verir mühr ile Gâlib gibi paşa, sadra[32]
فر ويرر مهر ايله غالب كبی ثاشا صدره
1239
Bazen mısra-ı tarihin aded-i hurûfu, birkaç nâkıs yâ ziyâde geldikte makâma münâsib ta‘miye ile zamm yâ tenzîl olunur. Böyle ta‘miye ile söylenmiş olan rengîn tarihlerden birkaç misal getirelim:
Sürûrî
Bâ’yile yazdı kalem sebt edicek tarihin
Kışlada etdi binâ Vâlide Sultân, hammâm[33]
قشله ده ايتدی بنا والده سلطان حمام
1209
işbu mısra-ı tarihin aded-i hurûfunda iki noksân olup, bâ harfinin adedi olan iki zamm ile ikmâl olunmuştur.
Sürûrî
Şekl-i gird-âb gelir fikre, yazarken tarih
Sürdü yelken kürek, a‘dâyı, Kapudân Paşa[34]
سوردی يلكن كورک اعدايی قپودان پاشا
1204
Bu mısra-ı tarihte, beş noksân olmağla şekl-i girdâbda olan ve beşe dâll bulunan “beş: 5 “ rakamı, zamm ile ikmâl kılınmıştır.
Seyyid Vehbî
Şeh-i âlem alınca Behmen’in tâcın dedim tarih
Acem’den geldi miftâh-ı Revân, Bâb-ı Hümâyûn’a
عجمدن كلدی مفتاح روان باب همايونه
1137
Bu mısra-ı tarihin iki ziyâdesi vardır. Behmen’in tâcı yani harf-i evveli olan bâ harfinin ahz ü tenzîli ile tesviye olunmuştur.
Sürûrî
Dil-i kân reşk ile kopdukda dedim tarihin
Aldı mührü, keremin ma’deni,Yûsuf Paşa[35]
آلدی مهری كرمک معدنی يوسف پاشا
1213
Bu mısra, Ma‘den Emîni Yûsuf Paşa’nın sadâreti tarihi olup, bir ziyâdesi vardır. “Kân”ın kalbi olan elifin tenzîli ile tesviye kılınmıştır.
Bazen bir mısraın aded-i hurûfu, murâd olan senenin tamâm iki katı olup dü-tâ denilir. Tarih-i tâmm gibi makbûl değildir. Fakat bir mısraın her nısfından birer tarih çıkar ise musanna‘ ve makbul bir tarih olur. Nitekim Sürûrî’nin
Bir cum’a gün şevket ile Sultân Osmân oldu şâh[36]
بر جمعه كون شوكت ايله سلطان عثمان اولدی شاه
mısraı, iki tarihi müştemildir. Şöyle ki “Bir cum‘a gün şevket ile” ibâresinin aded-i hurûfu 1168 olarak Sultân Osmân’ın cülûsuna tarih olduğu gibi, “Sultân Osmân oldu şâh” cümlesi dahi başkaca bir tarihtir.
Kezâlik mısra-ı tarihin hurûf-ı mu’ceme ve mühmelesinden birer tarih çıkar ise tevârîh-i musannaadan ma‘dûd olur. Nitekim Sürûrî’nin
Muvaffaksın Sürûrî mu‘cem ü mühmel dû tarihe
Murabba‘ vefk-ı kişver Mustafâ Hân’dır mekârimle[37]
مربع وفق كشور مصطفی خاندر مكارمله
beytindeki mısra-ı tarihin hurûf-ı menkûtası, 1222 olup sâde hurûfu dahi o kadar olmağla ikisi dahi Sultân Mustafâ-yı Râbi’in cülûsuna birer tarihtir.
Tevârîh-i musannaanın envâ-ı kesîresi vardır. Ezcümle birisi de bu-dur ki bir beytin iki mısraı, birer tarih olduğu hâlde her mısraının âhâd ü aşerât ve mieti, yekdiğere müsâvî oldukda, nakl-i yek-dîger usûlü ile altı tarih daha peyda olur. Nitekim 1216 senesinde Mısır’ın, Fransa Cumhûru yedinden istihlâsına tarih olmak üzre Sürûrî’nin söylediği
Rezm ile İslâmiyân bozdu France ceyşini
Eyleyip Cumhûr’u nâ-bûd, aldı Mısr’ı Şeh Selîm[38]
رزمله اسلاميان بوزدی فرانجه جيشنیايليوب جمهوری نابود آلدی مصری شه سليم
beytinden minvâl-i meşrûh üzre sekiz vech ile tarih çıkar.
Tevârîh-i musannaanın bir nevi de ihrâc ve idhâl usûlüdür. Nitekim 1142 senesinde Eşref Hân-ı Efgânî, asâkir-i Osmâniyye ile vukû bulan muhârebesinde münhezimen firâr etdikde tarih-i musanna‘ olarak, Müştâk,
[39]اشرف از تيغ پادشاه گريخت
mısraını söylemiştir. Hesâbı bu vech iledir ki تيغ پادشاه terkîbinin aded-i hurûfu 1723 olup, andan اشرف isminin adedi olan 581 tarh olundukta 1142 kalır. Kezâlik 1144 senesinde vâki olan musâlahaya tarih olmak üzre Mesrûd Hân
[40]جدل رفت از ميان شهرياران اتحاد آمد
demiştir. Hesâbı bu vech iledir:
شهرياران (767) - جدل (37) = 730 + اتحاد (414) = 1144
Tevârîh-i musannaanın bir nevi dahi lafzen ve ma‘nen tarihi müştemil olan mısra yahut beyittir. Zîrdeki tarihler gibi:
Esâmî
Tarihler
Sene
Hâşimî
Hân Muhammed eyledi dâd ile bin üçde cülûs
خان محمد ايلدی داد ايله بيک اوچده جلوس
1003
Hâdî
Bâkî Efendî gitdi ukbâya bin sekizde
باقی افندی كتدی عقبايه بيک سكزده
1008
Hâşimî
Yol oldu Üsküdar’a bin otuzda Akdeniz dondu[41]
يول اولدی اسكداره بيک اوتوزده اق دكز طوكدی
1030

Lâ-edrî
Sadr-ı âlî aldı bin yüz birde Erdel mülkünü
صدر عالی الدی بيک يوز برده اردل ملكنی
1101
Lâ-edrî
Bin yüz onda buldu dünyâ râhat-ı sulh u salâh
بيک يوز اونده بولدی دنيا راحت صلح و صلاح
1110
Sürûrî
Bin iki yüz on altıda alıp Mısr’ı be-nâm olduk[42]
بيک ايكييوز اون التيده الوب مصری بنام اولدق
1216
Sürûrî’nin
Bin iki yüz on sekizde sâniyen
Oldu İsmet Beg Efendî sadr-ı Rûm[43]
بيک ايكيوز اون سكزده ثانيااولدی عصمت بک افندی صدر رومbeyti dahi bu kabildendir.
[1] Sözkonusu terkip, şu kıt’ada yer almaktadır:
چراغِ اهلِ معنی خواجه حافظكه شمعی بود از نور تجلّیچو در خاکِ مصلّی دفن گرديدبود تاريخِ او خاکِ مصلّی
“Tecelli nurundan bir mum ve mana ehlinin çerağı olan Hâce Hâfız, Musallâ topra-ğında defnedildiğinde, (ölüm) tarihi Hâk-i Musallâ (791) idi.” Reyhânetü’l-edeb, II, 15.
[2] “...Güzel bir memleket...” Kur’ân, 34/15.
[3] “Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder.” Kur’ân, 48/3.
[4] “...Oraya giren emniyette olur...” Kur’ân, 3/97.
[5] “Öyle bir cami ki! Yapanın ömrü uzun olsun!”
[6] “Mutlu Sultan Selim, padişah oldu.”
[7] “Öyle bir kale ki! Yapanın ömrü uzun olsun!”
[8] “Sütunları güzel olan bir mescid.”
[9] Azmîzâde Hâletî, Dîvân, s.203.
[10] Nâbî Dîvânı, I, 202.
[11] Dîvân-ı Vehbî, İbtidâ-yı tevârîh bölümü, s.15.
[12] “Sultanımız Abdülhamid, Darülkütüb’ü bina etti.”
[13] Dîvân-ı Sürûrî, s. 243.
[14] Dîvân-ı Sürûrî, s. 266.
[15] Dîvân-ı Sürûrî, s. 266.
[16] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.351.
[17] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.351.
[18] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.351.
[19] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.351.
[20] “Rahmetî, fani dünyadan göçtü.”
[21] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.351.
[22] Dîvân-ı Sürûrî, s.306; Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.351.
[23] Dîvân-ı Sürûrî, s.37.
[24] Dîvân-ı Sürûrî, s.303.
[25] Dîvân-ı Sürûrî, s.200.
[26] Dîvân-ı Sürûrî, s.200.
[27] Dîvân-ı Sürûrî, s.200.
[28] Edebiyat Lügatı, s.147.
[29] Edebiyat Lügatı, s.147.
[30] “Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenendir.” Keşfü’l-hafâ, I, 393. Bu tarih için bk. Dîvân-ı Sürûrî, s.269.
[31] Dîvân-ı Sürûrî, s.141. Bu beyit, Ş’de yoktur.
[32] Edebiyat Lügatı, s.147; Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.354.
[33] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s.355.
[34] Dîvân-ı Sürûrî, s.65.
[35] Dîvân-ı Sürûrî, s. 65; Edebiyat Lügatı, s. 148; Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 354.
[36] Dîvân-ı Sürûrî, s. 165; Edebiyat Lügatı, s. 37, 147.
[37] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 358.
[38] Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 357.
[39] “Eşref, padişahın kılıcından kaçtı.” Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 356.
[40] “Padişahların arasından cedel gitti, ittihad geldi.”
[41] Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, s. 506.
[42] Edebiyat Lügatı, s. 147.
[43] Dîvân-ı Sürûrî, s.89.

Hiç yorum yok: